ASKadamOLMAZ
  Cesaretveözgüven
 

CESARET VE ÖZGÜVENİMİZİ GELİŞTİRMEK                               

Tanıdığım ve yaşam öykülerini bildiğim binlerce insanı göz önüne getirdiğim zaman, büyük çoğunluğunun özgüveniyle ilgili bir sorunu olduğunu söyleyebilirim.

Saim Koç ve Nil Gün'ün kaleme aldığı, Kural Dışı Yayınları'ndan çıkan Öz Saygı isimli kitap, insanların özgüven düzeylerini sorgulamak için harika bir fırsat. Özellikle özgüveni düşük insanların, bunun nedenlerini tespit edebilecekleri bir kaynak.

 

Saim Koç ve Nil Gün'ün kitabını incelediğinizde göreceksiniz, özgüvenin gelişmesi bireyin kendisinden çok, onun anne-babasının ya da onu yetiştirenlerin kontrolünde olan bir kavram. Eğer anne-baba sistematik olarak, çocuklarının problemini çözmüşse (derslerinde başarısız bir öğrenciye kendi istemeden özel ders aldırmak, çocukken yere düşünce kendi kalkmasına izin vermemek vb. gibi) çocukların özgüveni gelişmiyor. Sevilme ve eleştirilme dengesi bozuk çocuklar (sevildiklerinden daha çok eleştirilmiş ya da şımartılacak kadar çok sevilmiş ve gerekli yerlerde eleştirilmemiş çocuklar) yetişkin olduklarında özgüvenleriyle ilgili sorunlar yaşıyor. Özellikle büyükleri tarafından bol miktarda olumsuz eleştiriye tabi tutulmuş çocuklar, ne kadar yetenekli ve akıllı olurlarsa olsunlar yetişkinliklerinde gerek kendilerini ifade etmede, gerek risk almada gerekse kendi kararlarını alma ve uygulamada özgüven eksikliği yaşıyor.

 

Zengin bir anne-babaya sahip olmak şans mı, şanssızlık mı? Eğer anne-baba çocuğun kendi kendine sorumluluk almasına fırsat vermiyorsa, zengin bir ailede doğmanın şanssızlık olduğunu söyleyebiliriz. Ekonomik şartları daha düşük olan bir ailede doğan kişilerin yaşamla mücadele etme imkânları olduğu için özgüvenlerini geliştirme şansı oluyor.

 

Özgüvenin gelişmesinde tetikleyici olan, insanın yapabileceğine inanması olabilir. Çünkü yapamayacaklarına inananlar, yapamıyorlar; yapabileceklerine inananlar da yapmayı deniyorlar. Bunun sonucunda da bazen yapabiliyorlar. Genel olarak özgüven kişisel alanımızda yaşamda bir şeyleri başarabildiğimizi gördükçe gelişiyor. Bir şeyleri başarabilmek ise başlangıç enerjisini bulduktan sonra, yeni bir şeyleri denemekten geçiyor. Yeni bir şeyleri denemek öğrenme ve yeni ilişkileri, öğrenme ve yeni ilişkilerse bir tür olumlu yaşam akışını getiriyor. Sıra Dışı Yaşam Becerileri isimli kitabımda, deneme ve öğrenme ile kazanılabilecek sıra dışı yaşam akışına ilişkin sayısız örneğe de göz atabilirsiniz.

 

Mazhar-Fuat-Özkan'ın AGU isimli albümündeki 'Biz İstersek' isimli şarkısını tüm çocuklara ve yetişkinlere tavsiye ederim. Bu şarkıyı her sabah bir marş gibi bağıra çağıra söylemek insanın özgüvenini yükseltebilir. Bu şarkıyla yaşamımızdaki amaçlarımızı başarmak için harekete geçebiliriz. Büyük sınavları başarmak, büyük işler başarmak veya eserler ortaya koymak, bunu yapabilirim diyenlerin elde edebileceği sonuçlardır.

 

Bitirirken bestesi Fuat Güner'e, sözleri Dr. Ömer Kaplan'a olan şarkının sözlerini paylaşmak istiyorum: Biz istersek dağları un/Demiri yün/Kılıcı kın ederiz/Biz gidersek dağları delip/Yüreği ezip/Her şeyi silip gideriz/Biz istersek dikeni gül/Nefreti kül/Yüreği tül ederiz/ Biz seversek geceyi gün/Bugünü dün/Sevdayı düğün ederiz/Hâlâ aynı yer biziz/Değişen zamana ayar biziz/Hâlâ aynı karar biziz/Bizde kış yok, dört mevsim bahar biziz.

 

 

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol